23 Şubat 2010 Salı

Gecikmiş giriş yazısı :)

Aslında bu yazıyı, blogumu ilk açtığımda yazmam gerekirdi. Yine de geç kalmış sayılmam.


Bugünden itibaren fotoğraflarımı artık hikayeleriyle birlikte paylaşıyor olacağım.

Ama önce benim hikayem...

Fotoğraf çekme merakım çocukluğuma dayanıyor. Tabii o zamanlar 36’lık veya 24’lik filmler alır, el verdiği kadar çekerdim :) Bir yaz tatili boyunca 3 film kullanınca “ne kadar çok fotoğraf çektim bu yaz” derdim. O zamanlar da, şimdi olduğu gibi manzara çekmek yerine insanları çekmeyi severdim.


Gel zaman git zaman büyüdüm, iş hayatına atıldım, çalıştım, çok çalıştım, çok çalışıyorum... Bu yoğun tempoda, kendime biraz zaman ayırabilmek adına gayet amatör olan bu hobimin biraz daha üzerine gitme kararı aldım.

Herşeyden önce kendime güzel bir makine almalıydım. Uzun bir araştırma sonucu, daha önce kullandığım dijital makinalarımla da aynı marka olması ve memnun kalmamdan dolayı, CANON’a karar verdim.

Makineyi aldıktan sonra da kursa gidip teknik öğrenmem gerekiyordu...


İşte bu aşamada, karar verme konusunda hiç tereddüt etmedim. Muammer Yanmaz Fotoğraf Atölyesi'ni uzun zaman önce takibe almıştım :) Birkaç arkadaşım da met edince, vakit kaybetmeden kaydoldum. Ve bir “harami” oldum.


Peki ne çekmeliydim? Onun için de çok düşünmedim. İnsan çekmeliydim... Her yaştan insan. Ama özellikle de çocuklar, bebekler...


Tekniği öğrendikçe fotoğraf çekmenin çok daha keyifli birşey olduğunu gördüm... Şimdi bakıyorum da fotoğraf çektikçe çekesim geliyor. Bir bakıyorum ki bir yarım saate 100’e yakın fotoğraf çekiyorum. Çünkü biliyorum ki sadece teknik öğrenmekle iyi fotoğrafçı olunmuyor.


Fotoğrafçı bir arkadaşım şöyle demişti: “ daha çok fotoğraf, daha çok yol demek. Bol bol deklanşöre bas! sen bastıkça, o seni bırakmayacak...”


Gerçekten de öyle...

6 Şubat 2010 Cumartesi

Yiğit

...


Canım ananem

...

...


...

Çok kızgınım bak!

...

...

Prenses Zeynep

Prenses Zeynep

Zeynep

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...